Var oluşumuzun dayanılmaz hafifliği!
Güncelleme tarihi: 13 Eyl 2022
Sesli Makale İçin Tıklayınız....

Bir o kadar da şeffaf.
Gözünüzü açtığınızda görüp, duyup, hissettiğiniz kadar şeffaf.
Net...
Ve çok hafif...
Kavgasını verip, uğruna öldüğümüz şeyler, zindandaki tükenmişliklerimiz!
Sadece birkaç saniyeliğine bakar mısınız binlerce yıl geçmişe?
Haydi!..
Neler yaşandı, kimler geldi, kimler öldü?
Bir çay ve sigara molasına sığdırabildiğiniz kadar düşünüp aklınızdan geçirin...
Ne kadar somut bir ağırlık hissediyorsunuz üzerinizde?
Ne kadar?.. Koca bir hiç!...
Tamam, bu düşünce olayının alanını daha da daraltıp yakınlaştıralım. Annenizi kaybettiniz, babanızın ölümünü bir aksam üzeri iş dönüşü öğrendiniz... Eşinizi, ilk çocuğunuzu dünyaya getirirken kaybettiniz.
Bir çay ve sigara molasına sığdırdıklarının, hatırlayınca seni ne hallere getirdiğiyle bir güzel yüzleş. Çocuğunun bir akşam kapıyı suratına çarpıp "artık seni çekemiyorum!" diyerek evi terk etmesini, mahalle esnafının üç kuruşluk geciktirdiğin borcunu uluorta başkalarının yanında söylemelerini, yerin dibine nasıl geçtiğini!
Daha trilyonlarca yaşanmışlıkları! Hatırladın mı?
Ama sen şu an çayını ve sigaranı içiyorsun!..
Tuhaf değil mi?
Ve aslında NE KADAR HAFİF DEĞİLMİ VAR OLUŞ?!...
Düşündüğünde yaşanmışlıklarının bir anda milyar kilogram ağırlık yaptığını fark ediyorsun!...
Evet, ama o düşüncelerden çıktığında da çok hafif olduğunu fark ediyorsun. Uğruna paralandığın futbol takımın yok yanında! Savaşlar, katliamlar, ABD, İsrail yok yanında!..
Hatta ve hatta kendi yurdunda bile gurbette hissediyorsun kendini değil mi?
Evet...
Koskoca Libya'yı deviren, Irak'ı karman çorman yapan ve sabahları agresif uyandı diye dünyaya karabasanlar yaşatan İsrail, ABD yok yanında...
Hiçbir dinden, ırktan bir tek temsilci de yok yanında!..
Ve hatta sen şu an bunlarla yüzlesirken aynı anda, bir asker nöbet yerinde gün sayıyor, bir zenci kadın otobanın kenarında bedenini pazarlıyor, bir çocuk var oluşun ilk çığlığını atıyor, bir tüfekten çıkan mermiler yüzlerce kişinin canını alıyor, bir yolcu otobüsü uçurumdan yuvarlanıyor onlarca "can"ı da alarak yanına...
Ve sen içerken çayını, bir diğeri açlıktan ölüyor aynı saniyede!..
Haydi, seslen şimdi, başka şeyler uğruna olduklarına.
Seslen!
Sana ait kaybettiğin sadece bir tane bir şeyi düzeltsin!.. Sadece bir tanesini...
Mesela;
Çocuğunu doğururken ölen anneyi öldürtmesin, yaşasın ya!.. Ölmesin kadın!.. Haydi!..
Yok değil mi?
Kimse gelmiyor, bir tek sen varsın...
Ama sende kayıpsın... Tüm bu paradokslar arasında sende kaybolmuşsun!
Tamam panik olma! Sen buradasın, kayıp değilsin. Al yanındaki aynayı eline, tut yüzüne, gördün mü kendini... Rahatla, ordasın...
Ama kızma yüzüm çarpık diye aynaya..
Çetin AGAŞE